Verizon 5G üreten şirketi satın aldı

ABD’nin en büyük cep telefonu operatörü Verizon 5G teknolojisi üreten Straight Path adlı teknoloji şirketini satın aldı.

Verizon, hisse başına 184 dolar ödeme yaptığı ve şirketin toplam satın alma değerinin 3.1 milyar dolar olduğu açıklandı.

Satın alma haberi 11 Mayıs 2017 tarihinde duyurulmuştu. 2 Ağustos 2017 tarihinde ise Straight Path hissedarları yapılan toplantıda satışın onaylanması kararını kabul ettiler.

ABD devletinin resmi kurumlarınca satışın kanunen uygun olup olmadığı incelemesi yapıldı. 28 Şubat 2018 tarihinde de tüm resmi onaylar alındı. Böylece satış resmen gerçekleşmiş oldu.

Verizon 2017 yılı içinde rakibi olan diğer ABD’li cep telefonu operatörü AT&T karşısında müşteri kaybetmeye başlamıştı.

AT&T aynı şirketi 1.6 milyar ödeyerek almak için anlaşma imzalamak üzereydi.

5G teknolojisini rakibinden daha sonra hizmete sunup daha da çok müşteri kaybetmeyi göze alamayan Verizon rakibinin önerdiği rakamın neredeyse iki katına yakın parayı ödeyerek şirketi satın almış oldu.

Straight Path şirketi cep telefonu sinyal teknolojisi ve kablosuz iletişim teknolojileri üstünde birçok ürüne ve patente sahip ve 5G teknolojisi üstünde araştırmalar yapıyordu.

Bu haber neleri ifade ediyor?

Bizim basınımızda yer almayan bir iki yerde çok küçük bir gelişme şeklinde haberi yapılarak geçiştirildi.

Oysa bir ülkenin internet alt yapısı nasıl gelişir? Ya da rekabet nasıl olur?

Bir ülke nasıl dünya teknoloji devi olur? Nasıl silikon vadisi kurup tüm büyük girişimleri kendi ülkesi içinden çıkarır?

Ya da nasıl başarısız olur. Hiçbir büyük girişim ortaya çıkaramaz?

Bu ve buna benzer tüm soruların cevabını bizde hiç önemsemeyen bir haber içinde bulabiliyorsunuz.

Bir ülkenin 2 büyük cep operatöründen birisi en büyüğü benim deyip durmadan daha fazla müşteri kazanmaya çalışıyor artı elindeki müşterileri kaybetmeye başladığı an elinden gelen tüm güçle karşılık veriyor.

İkinci büyük operatör ise benim yerim bu küçüğüm elde ettiğim müşteri yeter demiyor. En büyük operatörün elinden müşterisini alıyor ve daha da fazlasını almak için uğraşıyor.

Bir, iki, üç ve dördüncü nesil mobil internet teknolojisini müşterilerine en kısa sürede ulaştırmak için birbirleriyle çarpışıyorlar. Bakıyorlar ki mobil internet teknolojisini üreten şirket aynı anda hem kendisine hem rakibine hem de tüm dünyaya aynı anda ürün satıyor.

Birkaç ay belki de 5 – 6 ay ya da en fazla 1 yıl önce yeni teknolojiyi rakibinden önce müşterilerine sunmak için milyarlarca doları gözden çıkarıyorlar. Diğer şirket ise iki katını verip kendisi satın alıyor.

Kaybeden firma vazgeçecek mi? Çok büyük ihtimal hayır. Dünyada bu teknolojiyi üreten birden fazla şirket vardır. Büyük ihtimal başka bir firmaya gidip teknolojiyi ilk çıktığı anda kendisine satması için büyük paralar ödeyecektir. En azından bu türde yapılabilecek hangi girişim var ise yapacaktır.

Sadece 3-5 ay önce kullanıcılarım cep telefonlarından daha yüksek çözünürlükte yayın yapsın, video izleyebilsin, daha kısa sürede indirme yapabilsin ve çok daha fazla veri tüketebilsin diye şirket satın alma noktasına gelen hizmette kalite için bir yarış var.

Bu firmalarda müşterileri aylık ne kadar çok veri tüketirse o kadar işini iyi yaptığı düşünen bir anlayış var.

Ülkemizdeki cep telefon operatörlerindeki durum nedir?

Hem 3G hem de 4G teknolojisi dünyada kullanılmaya başlamasından çok sonra ülkemizde kullanılmaya başlandı.

3G ihalesinde A tipi lisans için kazanan Turkcell olmuştu. B tipi lisans için Vodafone ve Avea aynı rakamı vermişti. İki şirkette artırıma gitmediği için kura çekilmişti. Kurada kazanan Vodafone oldu böylece B tipi lisansın sahibi olmuştu. C tipi lisans ise Avea şirketinde kalmış oldu.

Bir ABD şirketlerine bir de ülkemizde şirketlere bakalım. İki firma birbiriyle rekabeti çok büyük bir müşteriye hizmet yarışı haline getirmişler. Bizdeki iki firma ise daha hızlı lisansı kazanmayı kura çekimine bırakıyor. Şansa artık ne çıkar bahtımıza deniliyor.

Hâlbuki teklif gelse en azından A lisansı kaybedilmiş olsa bile B lisansı kazanırım bir rakibimden daha yüksek hız sunar onu geçerim ondan müşteri kaparım gibi bir düşünceleri yok sanırım.

4G ihalesinde de çok benzer durumlar söz konusu olmuştu.

Birden çok lisans satışında kura çekimi yapıldı. Yine en yüksek ücreti ve hızı Turkcell aldı. Birbirine çok yakın Vodafone ve Avea teklifleri geldi.

2008 yılındaki 3G ihalesi ile 2015 yılındaki 4.5G (4G) ihalesi neredeyse birbirine çok yakın sonuçlar alındığını görebiliyoruz.

Aradan geçen bunca yıla rağmen Turkcell birinci konumda ve Avea ile Vodafone birbirine çok yakın durumda yer alıyorlar.

Bu sonuçlara bakarak şirketlerin yerlerinden memnun olduğunu sonucu çıkarılabilinir. ABD şirketleri gibi ölümüne bir yarış olmadığı ortadadır.

ABD şirketleri müşterisine ne kadar çok veri kullandırtırım derdinde iken bizdeki firmalar 1 GB ya da 3 – 4 GB olan paketleri satıyorlar.

Bizdeki şirketlerin reklamlarını izlediğinizde size verilen mesaj ya da işlenen ana tema dünyanın en iyi mobil ağı ülkemizde ve diyebilseler ABD de hala dumanla haberleşiliyor diyecekler.

Şirketlerimiz reklamlarında 4 – 6 GB kotayı inanılmaz büyük bir hizmet diye süsleyip anlatıyorlar. Farkında değillerse haberleri olsun. Özellikle başta ABD olmak üzere gelişmiş ve gelişmekte olan birçok ülkede 3G teknolojisinin kullanıma sunulmasından bu yana kota uygulamaları yok. Hele 4G teknolojisinden sonra birçok ülke de kota ve hız sınırlamaları tarih oldu. Üstelikte ülkemizde satılan fiyatların altında kotasız paket satılan ülkeler var.

Ek olarak da bulunduğu ülkeye göre ya 100 Dolar ya da 100 Euro ödeyerek en son model akıllı cep telefonları operatörler tarafından müşterilerine hediye ediyorlar. Üstelik tek şartı ortalama 2 yıl abone olarak kalmaları isteniyor.

Bizim operatörlerde ise telefon verilme şartları çok daha ağır. Verilen telefon 3000 TL ise telefonu 3500 – 4000 TL civarına sattıkları gibi birde çok yüksek ücretli tarifeleri şart koşuyorlar. Üstelik 2 yıl sözleşme imzalamanız ve operatörü değiştirmemeniz gerekiyor. Ayrıca bazı ek şartlar ile her müşteri telefonu alma hakkına sahip olamıyor.

10 – 12 GB kotayı mükemmel bir hizmet gibi sunan bizim operatörlerimiz ABD gibi ülkelerdeki şirketleri örnek alsalar ülkemiz adına çok güzel bir gelişme olur. Sınırsız paketleri üstelik ülkemizdeki birçok üst paketten çok daha düşük ücretlere satıyorlar.

Ülke olarak neler yapabilirdik?

Ülkemizden bir kurum ya da birden fazla kuruluşun ortak girişimi ile bu şirket satın alınabilirdi. Ya da satın almak için uğraşan iki operatörden birisine ortaklık teklifi yapılabilirdi. Böylece satın alınması kesinleşmiş gibi bir şey olurdu.

Daha sonra şirket içine yerleştirilen Türk bilgisayar ya da yazılım mühendislerinin veya bu alanda yetişmiş ve teknik bilgisi olan çalışanların bu şirket bünyesinde çalışması sağlanabilirdi. 5G teknolojisine yetişmez belki ama 6G teknolojisi için önümüzde bir 10 yıl var diyebiliriz. Ülkemize bilgi ve teknoloji transferi yapılabilirdi. Çalışanların ülkemizde kurulacak bir kuruma aktarımı yapılırdı.

10 – 15 yıl sonra 6G ya da 7G teknolojisi satan bir ülke konumuna yükselebilirdik. Avrupa Birliği ile aramızda gümrük birliği antlaşması var. Tüm Avrupa ülkelerine ülkemizde üretilen ürünleri satabilirdik. Daha sonra dünyanın birçok ülkesine satış da yapılabilinirdi.

Çin firması Huawei 1987 yılında kuruldu. 2012 yılında yani 25 yılda Ericsson şirketini geçerek dünyanın en büyük bu alandaki şirketi oldu. Ülkemiz dâhil birçok ülkeye mobil ağ alt yapısı ürünlerini satıyorlar. Bugün akıllı cep telefonu dâhil birçok alanda bir dev oldular.

10 – 15 yılda bu alanda bizde gelişebilirdik. Bu kadar kısa süre içinde sıfırdan bir dünya devi olmayı başaran şirketler dünyada var. Üstelik bu hedefe ulaşmayı çok daha kolaylaştıracak bir şirketi satın almanın bedeli sadece 3 – 5 milyar dolar kadardır. Üstelik bu rakam bizim büyüklüğümüzdeki bir ülke için çok küçük bir rakamdır.

Bu şirketi ülkemizde kimler satın alabilirdi?

2008 yılında yapılan 3G ihalesinde şirketlerimiz devlete 970 milyon Euro ödemişlerdi. 2015 yılında yapılan 4G ihalesinde şirketlerimiz devlete 3.96 milyar Euro ödemişlerdi.

Her iki ihalede devletin aldığı toplam para 4 milyar 930 milyon Euro yapıyordu. Şu an ki kur ile 5.74 milyar Dolar para ediyor. Bu satılan şirketin fiyatının neredeyse 2 katı ediyor. Bu parayla çok rahat satın alınabilirdi. Ya da ortak olarak iki şirketten birisinin yanında yer alarak şirket satın alınabilinirdi.

Ya da bir şirket kurulurdu. Bu şirket içinde devletimiz ve özel kuruluşlar ortaklık yapıp öyle satın almaya çalışabilirlerdi.

Ülkemizde sanayi devleri olan ve onlarca dolar milyarderimiz var artık. Bu kişiler ya da kurumlardan bir araya gelip ortaklıklar kurup bu türde şirketleri satın alamazlar mı?

Uzun yıllardır elektronik alanında büyüğüz diyen dev olduğunu söyleyen markalarımız var. Bu türde fırsatları göremiyorlar mı?

Ülke olarak çok büyük yatırımlar yaptık diyoruz. Ülkemizde son yıllarda yapılan yatırımlardan bazılarının %10 kadar edecek parayı bile ayırsak alabileceğimiz şirketler dünyada var.

Yatırımlara elbette ülke olarak ihtiyacımız var. Fakat bu kadar düşük bedeller ile teknoloji alanında dünyada öne çıkma fırsatlarını da kaçırmamız gerekiyor.

Çin 2008 yılından önce ABD ve Avrupa ülkeleri başta olmak üzere birçok şirketi satın alarak şirketlerin patentlerini ve tüm üretim teknolojilerini ele geçirmiş oldu.

2008 yılında ABD’de yaşanan ekonomik kriz (Mortgage krizi ya da emlak – inşaat krizi) sonrasında zora düşen sayısız şirketi Çin satın alarak tüm teknolojisine ve marka değerine sahip oldu.

Şu an dünya iki kutuplu olmaya doğru gidiyor ve aralarında ticaret savaşları şeklinde bir sürtüşme var. Bugün bu şirketi 3 milyar dolara satın alabilirsiniz. Ya da 2008 yılında yarısından bile daha ucuza satın alabilirdiniz. Gelecek bir iki yıl içinde ticaret savaşı arttıkça bugün 3 milyar dolar verilen şirkete yarın 30 milyar dolar teklif etseniz satın alamayacak hale gelebilirsiniz.

Doğru zamanda doğru alana yatırım yapan ülkeler veya şirketler kazanırken yanlış alanlara fazlasıyla yatırım yapan ülkelerin tarihten silindiği bilinen tarihi bir gerçektir.

Not:
Dünyada bazı zamanlarda çok düşük rakamlarla çok doğru yatırım kararları alınmıştır.

Volvo 1.8 milyar dolar karşılığında Çin şirketi Geely tarafından 2010 yılında satın alındı.

İsveç kökenli otomobil ve uçak üreticisi olan Saab 2012 yılında satılmıştı. Satın alan şirketin ortaklarından birisi Çin kökenli bir şirketti.

2004 yılında IBM firmasının bilgisayar üretim birimini 1.75 milyar dolara Çin markası Lenovo satın almıştı.

Bunun gibi onlarca örnek verilebilinir. Çin tüm patent hakları ile tüm üretim teknolojisini fabrikaları Çin’e taşıyarak elde etmeyi başardı. Bugün dünyanın ikinci büyük ekonomisi haline gelmeyi başardı.

Yorum Yazın.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir